HAFTANIN KİTAP TAVSİYESİ

HAFTANIN KİTAP TAVSİYESİ

27.10.2018 355

‘’Ben ‘münzevi’ dedikleri türde biriyim.

Her şeyi tek başıma yaparım.

Bunun canımı sıktığını sanmayın.

Aksine.’’

Evet bunları küçük bir çocuk söylüyor. Hemen hemen hepimizin etrafında vardır böyle çocuklar. Kimisi onlar için ‘kabuğunu kıramadı’ der, kimisi ‘ağzı var dili yok’ der, kimisi ‘etliye sütlüye karışmaz, koyduğun yerde durur’ diye tanımlar. Kitabın kahramanlarından biri olan bu çocuk da kendi kendine yetenlerden ve başka çocuklardan daha farklı. Yukarıda bahsettiği gibi halinden memnun. Ama bir dakika, hiç arkadaşı yok sanmayın sakın. O’nun tam 500 yaşında bir arkadaşı var. Adı da Bertolt. Tahmin edeceğiniz üzere Bertolt yaşlı bir meşe ağacı. Aynı zamanda kahramanımızın sığınağı, kalesi, dostu, sıvacıkuşları ve sincaplarla birlikte yaşadığı bir ev. Her ilkbaharı heyecanla bekliyor, yemyeşil yapraklarının arasında kaybolup gizlenmeyi, kendiyle başbaşa kalmayı… Bertolt’un her köşesini, her karışını biliyor. Çünkü:

‘’Bertolt’a yalnızca ben tırmanırım. Kimsenin aklına gelmez ki ona tırmanmak. Bir kere delicesine korkarlar. Sıradan bir ağaca herkes tırmanabilir. Ama büyük bir meşe ağacına tırmanmak her yiğidin harcı değildir.’’

İlkbahar gelir. Her ağaç yeşillenirken Bertolt kupkuru kalır. Çocuk günlerce, haftalarca Bertolt’u bekler ama sonunda gerçeği kabul eder: ‘Bir kedi ya da kuş öldüğünde anlarım ve ne yapacağımı bilirim. Ama ya Bertolt?’ İşte böyle bir dostluk varken araya ölüm gerçeği girerse kendinizi nasıl hissedersiniz? Herkesin kaybı kabullenme ve kaybıyla baş etme yolu farklıdır ya çocuk da dostuyla vedalaşmak için çok güzel bir yol bulur kendine.

Kuru boyalarla yapılan çizimlerin yumuşaklığı, renklerin güzelliği, yazı stili bile kitabı öne bir adım öne çıkarıyor. Dostluğu ve ölümü yumuşacık, sıcacık bir öyküyle anlatıyor. Yakın zamanda bir kayıp yaşamış çocuklara özellikle önermek istiyorum. Keyifli okumalar!